Bir ülkenin Başbakanı Birleşmiş milletler toplantısı için ABD’ye gitmek üzere özel uçağı ile yola çıkar. Yanında 45’inin ne için geldiği belli olmayan 50 kişi daha vardır.
Uçak önce New York’a iner ve 45’inin ne için geldiği belli olmayan 50 kişiyi indirir ve Washington’a gider, Başbakan ve eşi yeni doğan torunlarını göreceklerdir.
Tarifeli uçakla veya trenle gitseler göremezler, görürler de iyi göremezler, tarifeli uçak ve tren yolculuğu gözlerini bozar.
Washington’un en iyi otellerinden birinde iki süit oda ayrılmıştır aile için, çünkü torunun bir ay askerlik yapmak için numaradan ABD’de çalışan babası ve annesi de otel’de kalacaklardır. Odaların ücretinin ne olduğu değil, itibar önemli olan.
Torununun ABD’de doğmasını istiyor, çünkü, yönettiği ülkenin geleceğine kendisi bile güvenmiyor! Ve aynı şahıs, halktan kendisine güvenilmesini istiyor.
Washington’da 3 gün kalınır ve New York’a gelinir, 6 gün de burada kalınır. Bir akşam New York’un en iyi otellerinden birinde iftar yemeği verilir, önemli ve şöhretli olduğu varsayılan insanlar binlerce dolar karşılığında yemeğe davet edilir, kendi kendilerine yemek yerler. Tarikat liderinin gönlü olmuştur!
Yine özel uçak ile ülkelerine dönerler, dönüş esnasında ne için geldiği belli olmayan 45 kişinin geliş nedenleri bavullarından anlaşılır. ALIŞVERİŞ!
ABD’den faizle alınan paralar, ABD’de harcanmıştır…
Buna bizim köy’de ” başkasının eli ile kıçını kaşımak ” derler!
Yer yine ABD
… Kraliçesi resmi bir ziyaret için yanında 8 (yazı ile SEKİZ) kişi ile New York’a gelir. Kraliçe adına Birleşmiş milletler genel sekreteri bir lokantada aksam yemeği verir, yemeğe New York’un önemli insanları ve büyükelçileri katılır.
Önemli insanlar yemeğe para alarak değil, para ödeyerek giderler.
Kraliçe sadece 3 gün kalır ve ülkesine geri döner. Kraliçe tarifeli uçak ile gelip, yine tarifeli uçak ile ülkesine geri dönmüştür.
Çünkü kraliçe gururludur, görgülüdür… Ve kraliçe, kıçına başkasının elinin değmesinden hoşlanmaz!!!