Çok yakın bir arkadaşımın yaşadığı olayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Öncelikle şunu söyleyeyim: Alkollü araç kullanılmasına kesinlikle karşıyım. Haklı bile olsanız, 50 promilin üzerinde ise alkol oranı, çok ciddi haksız durumlara düşebilirsiniz. Hatta hayatınızın geri kalanını hapiste geçirebilirsiniz.
Amaç herhangi birini suçlamak değildir, şahıslar deşifre olmasın diye, yer isimleri ve bazı değişiklikler yapılmıştır. Olay Haziran 2011’de İzmir’de geçmektedir.
Onun anlatımı:
“Bir arkadaşımla Alsancak’ta bira içmiştik, daha önceden ehliyeti kaptırdığım için aracımı Bornova’da bırakıp, otobüsle gitmiştim. Dönüş de otobüsle oldu tabi ki, saat yarıma geliyordu. Aracım otobüs durağına yürüme mesafesinde bir dakika idi. Bindim aracıma yüz metre gitmedim polis durdurdu:-
-Ehliyet, ruhsat lütfen.
Evrakları verdim, bu arada, alkol metre çıktı tabi mecburen üfledim. Çıkmasın diye de dua ediyorum, ancak dualar yetmedi. 90 promil alkollü çıktım. Bir çıktı aldılar imza atmamı istediler. Adli tıpa gitmek istediğimi söyledim, ondan sonra ilginçleşti durumlar 🙂 İlginçleşti diyorum, polisin bir tanesi çok sertti, bu uygulamanın kaldırıldığını, imzalamak zorunda olduğumu söyledi.
Bu arada başka araçlar da geliyor, tabi onlarla da ilgileniyorlar, ben de kenarda bekliyorum. Bir fırsat geçtim karşıya, bir kahvehaneye girdim yarım litre su içtim. Hemen ardından yarım litre daha, kahveciyle biraz sohbet ettim, sonra geçtim karşıya tekrar.
Sert polis:
-Seni bekliyoruz kardeşim, imzala evrakları!
-Memur bey, ben adli tıpa gitmek istiyorum.
-Kaç kes söyleyeceğim sana, bu uygulama kalktı artık.
Bende ses yok. Umursamaz bir eda, sen konuş, ben gideceğim modu.
-Arkadaşım, bak kimsenin sesi çıkmıyor, bu adamda 66 çıktı. Senden başka bizi uğraştıran yok. Kan verme uygulaması kalktı diyorum sana.
Ben aynı edaya devam, sessiz, sakin…
-Arkadaşım şöför çağırdın mı?
-Çağırdım memur bey.
-Ne zaman çağırdın?
-10-15 dk. Önce
-Nereden gelecek?
-Bornova’dan
Şöför filan çağırdığım yok. Bu şöför muhabbeti uzadı biraz. Karşıya geçtim, kahveci amcadan rica ettim, sağolsun, geldi. Polisleri de tanıyormuş, sen üzmüşsün sanırım dedi. Yok, evlerine geç gidecekler, benimle uğraşmak istemiyorlar, ondan sanırım, bir tanesi sevmedi beni pek, dedim. Amcam kibarca konuştu, ancak sert olanda aynı eda devam. Biraz önce şöför istiyordu, amcama imza attırmadılar. Sen imza atmazsan, ona arabayı teslim edemeyiz, o da imza atamaz, dediler. Ben inatla imza atmadım.
Hatta bir ara sert polis, üzerime yürür gibi oldu, ben alttan aldım, abi ismin neydi senin, sakin vs tarzında tehlikeyi savuşturdum. Sanırım beni kızdırıp konuyu kavga noktasına getirecekti. Tabi sonrası malum, savcı, nezaret, ehliyet de gitmiş olacaktı…
Bu anlattıklarım yaklaşık 45 dk. Sürmüştür. Sert polis pes etti bu arada.
-Ne yapacağına karar verdin mi?
-Evet adli tıpa gideceğim.
-Atla o zaman arabaya.
-Abi arabam kaldırımdan çok uzakta, biraz kenara alayım.
-Hayır araca tekrar binmen yasak!
Arabamı çok kötü bir biçimde bıraktık, bindik polis arabasına gidiyoruz. Bu işi on altı yıldır yaptıkları, 90 promilden düşme ihtimali olmadığı, hatta daha çok kana karışacağı ve daha yüksek çıkacağı, ehliyetimi alma ihtimalimi sıfır olduğu, işlerinin bu olduğu…
Memur bey:
-Üzerinde para var mı?
Kontrol ediyorum, cüzdanda 10 TL var.
-27 TL paranı alacaklar?
-Kredi kartı var abi.
-Kredi kartı geçmez, ayrıca seni Buca’da bırakacağız, nasıl gideceksin Bornova’ya?
-Bankta yatarım abi.
Hastaneye geldik, kayıt yaptırıyor memur. Bu arada hastanedeki görevliye kredi kartı geçip geçmediğini sordum. Yanımdaki polis, ödemeyi sonra gelip yapacağımı söyledi bana. Daha önce ödeme yapacağımı söyleyen memur!
Kantini sordum, su içmek istediğimi söyledim,
Polis memuru:
-Su içme, midende karışırsa, alkol daha çok çıkar!
Kantine gitmeme izin vermedi.
Saat 00:28’de üflemişim, saat bir buçuk gibi de kanımı aldılar. Yaklaşık bir saat sonra sonuç çıktı: 5 promil!
Polis memuru çıldırdı. İnanamıyor! Ben şaşkın ama yeniden hayata dönmüş moddayım. Süper mutluyum. İlk önce şaka yapıyor sandım zaten. Neyse bindik arabaya, gidiyoruz, geri döndü! Tekrar girdik hastaneye, indi, ben de peşinden. Acil servisteyiz, yetkili doktoru bulmuş, bunun mümkün olmayacağını, kanların karışmış olma ihtimalini…
Doktor hanım, en son saat kaçta içtiğimi sordu ve üzerinden bayağı zaman geçtiği için bunun olabileceğini söyledi. Ayrıca bol su tüketiminin vücuttaki alkolun atılmasını daha da hızlandırdığını söyledi. Bana bol su tüketip tüketmediğim soruldu. İçecektim, fakat memur bey izin vermedi tarzı bir cevap verdim ben de 🙂
Neyse bindik arabaya, Bornova’ya gideceklermiş zaten, beni orada bırakacakları da yalan çıktı. Amaç kan tahlilinden vaz geçirmekmiş! Yolda sohbet ediyoruz, memur bey, beni şaşırtmaya devam ediyor:
-Senin ehliyetini ben alacağım, sen bu ehliyeti bir daha kaptıracaksın ve onu alan da ben olacağım!”
Geldik Bornova’ya, bin iyi geceler diledim memur beylere. Kötü polis:
-Ya kan alma olayı olmasaydı ne yapacaktın?
-Ama var… :-)”
Bu hikayeyi neden paylaşmak istedim. Polis memuru yasal olarak yapması gereken uygulamayı bilmesine rağmen, bunu zul görüyor ve vatandaşa kötü davranıp onu yıldırmaya çalışıyor. Alkol testi yaparken ağızdan üfleme ile kan alma arasında ciddi fark var. Hele de üflemeden çok az önce alkol aldıysanız, yüksek çıkma ihtimali daha da fazla.
Alkolsüz araç kullanalım ancak haklarımızı da bilelim.
Bu hikayeyi paylaştığım arkadaşlarımdan tiyolar:
– Üflemeden hemen önce, ağzını su ile çalkala, suyu yutma ama!
– Polis memuru ile görüşürken cep telefonu kameranı veya ses kaydını aç, olası sorunlarda ihtiyacın olabilir.
– Tabi ki en önemlisi, adli tıpa gidip kan tahlili ile alkol oranını belirletmek yasal hakkın. Bunu kullanabilmek için herhangi bir evrak imzalamaman gerekiyor. İmzalar isen, adlı tıpa gidip, kanındaki alkola baktırman hayal olur, uçar gider. Unutma!